Hakkımda

Fotoğrafım
hep tıkanmışımdır bu giriş taksiminden.. ne yazılır girişte.. kendimimi anlatayım bilemedim .. O yuzden hemen basliyorum aklimdan gecenleri aktarmaya iste giris taksimi :) neden buradayim , neden blog sayfasi actim .. söze dökemediklerimi buradan paylaşmak istedim.. duyulsun diye.. yüreğim yangın yeri olduğunda , kelebekler uçuştuğunda paylaşarak çoğalsın, herkes okusun istedim..belki ayni duygu ve dusunceleri paylasanlar vardir dedim .. Ve beynimin koşuşturmasını biraz olsun burada azaltmak istedim :) sayfamda gezerken umarim keyifli ve guzel bir vakit gecirirsiniz .. Sevgilerimle :)

HOŞGELDİNİZ DÜNYAMA , KALBİME :)

8 Temmuz 2015 Çarşamba

Tek isteğim dürüst olmandı!!

Kısa bir yazı ... Seni O'na havale ettim.. Tek isteğim vardı .. DÜRÜST olman .. Herşeyi açık ve net anlatman .. Sen bunu çok gördün.. Bense bekledim anlatırsın diye .. Sadece güvendim , bu sefer güven dedim.. Hatırlıyormusun Taaa başında anlatmıştım sana neler olacağını. Sende "hayır bu sefer çok ciddiyim" demiştin.. Bense sonu baştan görüyordum da konduramıyor "Güven" diyordum "Güven" !!! 
Kimbilir belkide özellikle yaptın tüm bunları senden uzaklaşayım diye .. "Ben bırakamıyorum sen bırak beni" diye .. Yine son yaşananlara rağmen bekledim DÜRÜST ol konuş diye .. Gülüyorum şimdi kendime ; ne kadar değer vermişim , ne çok değer yüklemişim sana .. Öyle çok ders aldım ki teşekkür ediyorum sana .. Yolun açık olsun .. Sana taaa başında Söylediklerimi hatırlıyor musun ? Bak gerçek oldu. Ilk sessizliğinde başka birşey , ikincisinde başka ve demiştim ki bakalım şimdi neler olacak .. ;) 
Saol herşey için ... Saol bana yaşattığın dersler için .. Seni Allah'a havale ettim .. Bende O'nun bir kuluyum.. O bilir ne yapacağını !! Şimdi susarak konuşma zamanı ..

İşte böyle kısa bir hikaye .. 
Iyi geceler herkese .. 
;) 

ben , keyfim ve kahyası düştük yollara :)



Ben ,Keyfim ve Kahyası gezdik gördük eğlendik…


Size çok güzel zaman geçirdiğim hafta sonu gezimden bahsetmek istiyorum.. tek başına gezilemez ,canı sıkılır diyenlere selam olsun :) laf aramızda önceleri bende bu şekilde düşünürdüm .. 20 li yaşlarımda , sonra baktım olmuyor, ilk önce tek başıma sinemaya gittim.. şimdi anımsıyorum o duygumu , komik gelmişti "tek başına sinemaya gitmek" Sanki herkes bana bakıyor gülüyor gibiydi “haha tek başına gelmiş , hiç arkadaşı yok haha” der gibiydiler.. Sonra baktım ki herkes kendi havasında ve bu Düşünceler sadece benim iç sesim...


Tek başınalık üzerine Kısa bir açıklama yaptıktan sonra, size gezimden bahsetmeye başlamak istiyorum..eveet haziranın son hafta sonu İstanbuldaydım ..Astroloji seminerinde Hakan KIRKOĞLU’nun vermiş olduğu seminerde.. o kadar eğitim aldım ancak pratik yapmayınca dil gibi unutuluyor.. işte bende yeniden hatırlamak ve acaba içimde heyecan var mı yok mu devam etsem mi etmesem mi diye düşünerek gittim seminere.. tabi birde biraz hava değişimi olsun istedim..


Cumartesi tüm gün seminerdeydim. Akşam 18:00de çıktık ve arkadaşlara iftar açmaya gittik.. sohbet , muhabbet ve bol kahkaha.. güzel bir akşamdı..


Pazar günü, ah ne güzel bir gün geçirdim.. yağmur yağma ihtimali vardı ve yağsaydı sanırım az sonra anlatacaklarımın bir kısmı belki de hiç biri olmayacaktı..


Sabahın erken saatlerinde Balta limanında kaldığım misafirhaneden ayrılıp düştüm yollara.. amacım Balta Limanından Ortaköy’e kadar yürümek. Bu arada zamanım kısıtlı ve yapmak istediğim çok şey var..


Eveeet.. İyot kokusunu içime alarak başladım yürümeye. İlkokulda bize öğretilenler aklama geldi “eğer ormanda kaybolursanız, ırmak bulduğunuzda onu takip edin mutlaka yaşam olan bir yere köye gidersiniz “..


Mis gibi hava eşliğinde devam ediyorum yürümeye, spor yapanlar, balık tutanlar.. hayat çok erken başlamış. Ve yaklaşık 1 saat sonra Rumelihisarında buldum kendimi.. içimden burada mı bişeyler atıştırsam yoksa Ortaköyde mi “diye düşünmeye başladım .. denize karşı oturup, iyot kokusunu içime çekerek.. ve Nar Cafede oturmaya karar verdim.. bir daha gelememe ihtimalime karşılık.. denize karşı keyif süreyim dedim.. ne iyi etmişim Nar Cafede oturmakta.. sempatik bir yermiş.. tabi pahalı orası ayrı :)


1 saat sonra mekandan ayrılarak sırt çantam ve ben yeniden düştük yollara.. bir yanım sürekli “otobüse binsen mi vaktin dar , evet gidebilirsin ancak zamanı düşün “ diyor.. diğer yanım ise merak etme öğlen olmadan Ortaköy de olursun, devam et yürümeye, eve terledin ancak orada mutlaka uygun bir yer bulup tişört alırsın “ diyor. Ve ben tabiki 2.sesi dinleyerek yürümeye devam ettim.. saat 11:05 de Ortaköydeydim.. İstanbul’a geldiğimi buraya geldiğim zaman anlıyorum. Yaklaşık 2,5-3 saatlik bir yürüyüş yapmış oldum .. üstüne de boğaz turu tam bir saatlik .. harika öyle değil mi.. ve düşünün bu plan dışıydı ancak istiyordum..


Mis gibi bir hava , pırıl pırıl güneş hafif bir esinti ve boğaz turunda ben.. nasıl keyifliydi bir bilseniz.. sakindi vapur çok az kişi vardı.. uzattım ayaklarımı ohhhh esintiyle beraber sanki tüm yüklerimi üzerimden atmış gibiydim..






1 saat süren turun ardından gitmek istediğim yer olan Forneria ya yolculuk başladı. İlk defa gideceğim bir yer olduğu için mesafe ve nasıl gideceğim hakkında araştırmaya girmiştim. Herkesin sorusu “gitmeniz şart mı burada da güzel yerler var” ve bendeni tepki “hımmm öyle mi diyorsunuz.. gitmeyi çok istiyorum.. bakalım kısmet o zaman” tabi bu şekilde konuşmamın nedeni İstanbul trafiği.. ve belli bir saatte servisimin kalkacak ve benimde ona yetişmem gerektiği.


Sonuç olarak otobüs durağında beklerken, Karaköy otobüsü tam önümde durdu.. ne kadar sürede gideceğimi sordum ve atladım otobüse. Ortaköy-Beşiktaş derken Karaköyün girişinde sanırım indim. Sanırım diyorum çünkü yanımda oturan ve yardım istediğim bayan öyle söyledi. Güllüoğlu baklavacısının Karaköy şubesinin orada indim. Oto yıkamanın oraya geldiğimde yine sordum.. ara sokağa yönlendirdiler beni.. caddenin sonunda taksi durağının orada diye. Tabi İstanbul ve ara sokak faktörü tedirgin etmişti beni ancak hedefe az kalmıştı :)yürümeye devam ettim..


Hani hayat size doğru yolda olduğunuzu, tedirgin olduğunuzda korkmadan ilerlemeniz için işaretler verir ya işte öyle bir yoldu benim ki.. ara sokak öyle güzeldi ki.. capcanlı.. sanat sokağı. Sağlı sollu restorantlar ve insanlar.. hiç beklemezdim bir ara sokağın bu kadar güzel ve iç acıcı olacağını.


Bu güzel sokakta çevremi izleyerek yürümeye devam ettim. Ve karşımda taksi durağı !!! başımı sağa döndürmemle karşıda Forneria yı görmem bir oldu.. kendimi tebrik ettim.. içimde bir çocuk koşa koşa gitti oraya bense heyecanımı içimde bastırarak sakin sakin ilerledim yolda. içeri girdim heyecandan kalbim pırpır.. neden mi bu kadar heyecanlandım. Çünkü Arda Türkmen’e sempati duyuyorum.. ve kendime söz vermiştim. İstanbul’a geldiğimde mutlaka gideceğim demiştim. Tabi Ardayı görsem daha güzel olurdu ama olsun kısmet..


Çok mu uzun anlatıyorum , umarım keyifle okuyorsunuzdur. Buradan sonraki 2-3 durağım tamamiyle sürpriz oldu benim için.. Forneria ya giderken Galata Kulesini görmüştüm ve vaktim kalırsa gitmeyi istedim. Mekanı tavsiye ederim eh bana göre pahalı tabi ama sempatik bir yer, çalışanlar güler yüzlü hizmet güzel. Tavsiye ederim.


Oradan çıktıktan sonra Galata Kulesinin yakın olduğunu öğrendiğim için çok dik bir yokuş (bana göre) çıkarak kuleye ulaştım.. sıra olduğu için içeri giremedim (yıllar önce çıkıp izlemiştim İstanbul’u Galatadan). Çok güzeldi büyülü.. ve uzun süreden beri ilk defa istanbuldan kaçarak gitmek istemedim.. 


Galatadan taksime yürümeye başladım.. tünelin oraya yakın bir yerlerde ne tarafa doğru gitmem gerektiğini düşünürken sağıma bakmak geçti içimden ve garip bir şekilde oraya yöneldim.. Galata Mevlevinahesi Müzesi… Kapıdaki görevliyi geçtim içeri girdim. Müze görevlisinde kartımı yenilettim. Ve başladım gezmeye.. yaşadığımız hiçbir olay tesadüf değildir. Buraya girmemin güzel bir anlamı vardı benim için. İçerisi çok güzeldi. Huzurlu sakin, kalbe dokunuşların olduğu bir mekan. Kısa süreli banttan yayınlanan ney eşliğinde semazen gösterisi.. huzur tek kelime ile huzur. Zamanım olsaydı oturup sesleri dinlerdim. Buna Şükür.




Oradan çıktıktan sonra 2 tanede kiliseyi ziyaret ettim. Eskiden kiliselerin havası ayrı gelirdi farklı mistik bir havası olurdu severdim.. şimdi ya acelem olduğum için eskisi kadar ilgimi çekmedi ya da artık benim için önemini yitirmiş. Sonuç olarak gittim gördüm , mum yaktım duamı ettim. Allah Kabul Etsin.


Ve son durak servisin kalkmasına yarım saat varken yazıhaneye ulaştım .. çok güzel dolu dolu keyifli bir İstanbul gezisi geçirdim. Tek başınalığın keyfini sürdüm..


Yaşasın özgür ruhum .. ve Ruhumun Nefesi :)