Hakkımda

Fotoğrafım
hep tıkanmışımdır bu giriş taksiminden.. ne yazılır girişte.. kendimimi anlatayım bilemedim .. O yuzden hemen basliyorum aklimdan gecenleri aktarmaya iste giris taksimi :) neden buradayim , neden blog sayfasi actim .. söze dökemediklerimi buradan paylaşmak istedim.. duyulsun diye.. yüreğim yangın yeri olduğunda , kelebekler uçuştuğunda paylaşarak çoğalsın, herkes okusun istedim..belki ayni duygu ve dusunceleri paylasanlar vardir dedim .. Ve beynimin koşuşturmasını biraz olsun burada azaltmak istedim :) sayfamda gezerken umarim keyifli ve guzel bir vakit gecirirsiniz .. Sevgilerimle :)

HOŞGELDİNİZ DÜNYAMA , KALBİME :)

31 Ağustos 2015 Pazartesi

Gülümseyerek bakın hayata

Kâh gülüyorum hayata kâh şaşkınlıkla bakıyorum .. 
Insanlar tuhaf ve karmaşık.. Hele bazıları ; neyse .. 
Kompleks , özenti vb . Artık ne derseniz deyin. Komik geliyor böyle davranışları görmek , hissetmek ve farkına varmak.. Bazen "acaba , benim gördüğümü gören başka kimseler var mı ? , yoksa yanlış mı görüyorum " diye sorgulamıyor değilim kendimi .. Sonrada oluruna bırakıyorum .. Kimbilir hepimiz aynayızya birbirimize belki öğrenilmesi gereken düzeltilmesi gereken kalıplar vardır .. 

Işte böyle dostlar ; kalpten görünce , gözleri okuyunca gizli Saklı herşey ortaya dökülüyor ..Bazen acı veriyor bu durum . Çünkü "küt" diye oturuyor yüreğe ve bazende yanlız kalmanıza neden oluyor ;çünkü kalbin yorgun olduğu ortamlarda durmaktansa tek olup doğayla bir olmak ya da sessizlikte kalmak ya da ne bileyim kendimi (ruhumu) mutlu eden aktiviteleri yapmak çok daha iyi geliyor .. 

Haydi o zaman Ağustos'un son Günü'nden herkese iyi Akşamlar .. Yarın yeni bir ay başlıyor güzellikler getirsin hepimize .. 

Sevgiler 

27 Ağustos 2015 Perşembe

Çay var içersen...


Benim sana verebileceğim çok bir şey yok aslında ...

Çay var içersen,

Ben var seversen,

Yol var gidersen...

Aşık Veysel..

Ne güzel demiş Aşık Veysel...

Bu sabah aklıma nereden geldiğini bilmediğim bir şekilde takıldı dilime.. "çay var içersen" ile başladı her şey. Sonra bunda bir melodi olmalı bir uyum var başka bir şey daha vardı sanki dedim.. Google sordum ve işte karşıma çıkan güzel dörtlük.

Okuduktan sonra bir duraklama yaşıyor insan.. Ne kadar anlamlı, ne kadar duru ve ne kadar fazla söze gerek duyulmadan yüreğe dokunan bir dörtlük..

Çay var içersen..

Ben var seversen..

Yol var gidersen.

İster dostum ol, ister sevdiğim istemiyorsan da vaktimi alma yolun açık olsun..

Kalın Sağlıcakla...

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Alaçatı Çeşme



Yine yeni yeniden merhaba ..Yeni bir gezi yazımla sizlerleyim.


Bu sefer gezim çok ani oldu ve sürprizlerle devam etti. Her şey bir radyo programı dinlememle başladı.  Bir yanda çalışırken diğer yandan radyoya kulak kesildim dinliyorum. Ve aniden o ses " bilet kazanmak için bekleyin ve birazdan vereceğimiz numarayı dikkatle dinleyin " işte bu anonstan sonra pür dikkat radyoyu dinlemeye başladım. Diğer yandan da telin numara tuşlarını sürekli açık tutuyordum ki hemen arayabileyim.


ve işte !!! numara söylendi ve aradım .. o da ne meşgul.. sonra yine denedim.. Evet! bu sefer çalıyor.. "yarışma için mi aradınız" ..."evet tabi ki".. "lütfen bekleyin" .. ve 2 şarkı dinledim beklerken.. ismim alında kazanmam durumunda arayacaklarını söylendiler inşallah deyip telefonu kapattım.. heyecanla beklemeye başladım.. Bilet benim bilet benim telkinleriyle :)


veeee  radyoda ismim söyledi.. kazandım yarışmayı:) tabi bu arada , ne kazandım, kimin bileti, nereye gidiyorum, hangi gün , saat kaç.. Bunlar hakkında hiç bir fikrim yok. sadece kazanmaya odaklandım ve kazandım..


Çok uzattım farkındayım... Sonuç cumartesi günü saat 21:15te olacak konsere bilet kazanmışım. yer çeşme.. ve benim tatile çok ihtiyacım varken ortaya çıktı.. İçim kıpır kıpır :)


şimdi sırada nasıl gideceğim ve nerede kalacağımın planını yapmak vardı ve inanır mısınız hızlı bir şekilde onlarda netleşti :) isteyin odaklanın olsun..


ve Alaçatı’ya halamlara gittim.." İzmir havası " diye boşuna demiyorlar ..şehre girdiğimde, havada o koku, esinti bana ve ruhuma çok iyi geliyor.. Resmen çiçek ve deniz kokusu var ya da çok sevdiğim için bana öyle geliyor. Neyse sonuç olarak İzmir’i seviyorum. Ve Alaçatıdayım. Kahvaltı yaptıktan sonra meşhur Alaçatı pazarını gezdik. Sonrasında Ilıca’nın bitiminde Nars Hotel var oraya gittik. denize sıfır .. Limonata ve tatlı keyfi yaptık.. aşağıda gördüğünüz şahane tatların keyfini karşımızda mis gibi denizi izleyerek çıkardık..




sonra konsere hazırlık için eve geçtik.. Konser vakti geldi çattı. normalde saat 23:00 oldu mu gözleri kapanan ben , hem tatil hem de istediğim bir konu olduğunda ve istediğim yerde de olunca uyku hali kayboldu gitti.




Goran Bregoviç’in konseriydi davetiye kazandığım. başı biraz sıkıcı geldi.. Ama sonradan çok eğlendik. Bitsin istemedik sürekli alkış alkış. Herkese tavsiye ederim(videoyu yükleyemedim :( ) oradan çıktıktan sonra marinaya gidelim dedim. malum yarın yolcu yolunda gerek.. eh kırmadılar beni ve gittik marinaya.. Değişik güzel bir yer olmuş. benim bildiğim Çeşme; Bankanın , heykelin ve metan dondurmacının olduğu yerdir. Eskide kalmışım yeni yerler açılmış. Güzel olmuş :) ve orda da Yaşar konseriyle karşılaştık. birde onu dinledik kısa kısa .. Anlayacağınız şanslıydık. Bir konserden çıkıp diğerine geçiş yaptık :)


ve son günümüm sabahı.. Çeşme ve Alaçatı tam havasına büründü. rüzgarlı ve serin.. mis gibi tertemiz bir hava.. Ve Demlik kafeye gittik kahvaltı yapmaya. Burası gayet sempatik , şirin bir yer orada bulunan ya da gitmişken güzel bir yerde kahvaltı yapmak isterim diyenlere tavsiye olunur. Ancak rezervasyon yaptırmanızı öneririm. Çünkü yer kalmıyor.


Oradan çıktıktan sonra Ildır köyüne gittik. Allah’ım bu şehri ve her yerini ayrı ayrı çok seviyorum. Evet İzmir’in hayranıyım.. aşağıdaki resim Ildır köyünde kahve içtiğimiz Turkuaz kafenin manzarası muhteşem öyle değil mi ?




İşte buradan sonra dönüş hazırlıklarına başlamak üzere evin yolunu tuttuk.. Velhasıl uzun lafın kısası, öyle bir zamanda bu bileti kazanıp, böyle güzel bir yere geldim ki; şükürler olsun. Sanki beynim sıfırlandı. Bir haftalık tatile bedel oldu. Çok doğru bir zamanda geldi ve her şey tıkır tıkır işledi. tabi arada gitmesem mi diye düşündüm.. Ancak “kısmetini kabul et. Et ki diğerlerinin yolunu aç” ,“Hayatın sana verdiği hediyeleri sevgi ile kabul et ki devamı gelsin dedim sürekli. Ve işte böyle  harika bir tatil yapmama neden oldu bu düşüncelerim.

Siz de kalbinizi harekete geçiren ve size heyecan veren olayların üstüne gidin. bilin ki; gitmeniz gereken yol o ve o yol doğru ve sizde gerçekten istiyorsanız.. Güvenin teslim olun. İnanın gerçekleşiyor

şimdilik bu kadar sevgilerimle..

 

1 Ağustos 2015 Cumartesi

ortaya karışık, bayram ve gezi anılarım..



Sıcak günlerden herkese merhaba:) herkes nasıl sıcaklarla mı boğuşuyorsunuz yoksa serin yerlerde keyif mi sürüyorsunuz?


dolunaydan sonraki ilk gün yazmak istedim size.. Şöyle ortaya karışık paylaşımlarım olsun istedim.. Diğer sayfamda da paylaşımlarım olacak, orayı da takip edin derim :)


eveeet yavaş yavaş yazmaya başlıyorum... Biiir ... İkiiiii.... Ve üüççç :)


En son size İstanbul’la ilgili gezi yazımla paylaşımda bulunmuştum. şimdi ise farklı bir gezi yazımla sizlerleyim.. Malum temmuz ayında ramazan bayramı vardı.. bende kardeşimle Marmaris turunca gittim.. Ailemizin yanına.. kendi açımdan bu bayramın diğerlerin farklı bir kaç noktası var .. Öncelikle bunlardan bahsetmek istiyorum.


ilk gün hep büyükler ziyaret edilir ya; gidilir elleri öpülür tatlılar yenilir.. Bende Rahmetli ananemle , dedemi ziyarete gittim.. sözüm vardı gitmesem olmazdı.. Bekliyorlardı.. Sesler... Hisler... bayramın 2.günü aldım arabamı düştüm yollara...yoldan çiçek aldım.. Dedemin yeri bayağı bir uzak olmasına rağmen ona da giderim diye çiçek almıştım.. önce ananemin yanına gittim.. kutladım bayramını okudum dualarımı, su verdim, temizledim.. çevresindeki yakın arkadaşlarıyla da sohbet ettim, temizledim su verdim ... Allah kabul etsin.. bu sefer dedim ağlamadım derken başladım duygusallaşmaya,  pınar oldu gözyaşlarım aktı gözlerimden.. mavi gözlü meleğim.. işte yanından ayrılırken çok durmayayım yolum uzun hem trafikte olur dedeme geçeyim deyip izin istedim .. bir yandan da hala sohbet halindeyim ananemle.. dedemin yeri de çok uzak hem tam olarak bilmiyorum. servisler varmış bakalım kısmet ananecim bu çiçekleri ona götürürüm diye niyet etmiştim gideyim dedim.. sonra baktım ki yola çıkmamla dolmuşun gelmesi bir oldu.. bende bindim.. dedemin yanına gitmeye.. havada feci sıcak.. neyse.. gittiğim yer değilmiş , oradan aktarma yapmak gerekiyormuş.. 5.kapı sanıyordum 7.kapıya yakın yerdeymiş..


Karşıyaka mezarlığında her kapı girişinde danışma var.. eğer yerini bilmiyorsanız isimden size adresi çıkarıp veriyorlar.. ne garip değil mi orada bile adres var.. Cad. sokak... neyse belli bir yerde otobüsten indim ve yürümeye başladım.. kimse yok.. bir ben , rüzgar ve sesler.. sesler deyince korkmayın.. severim sessizliği dinlemeyi.. işte böyle bir sessizlik zamanında yardım istedim.. Allah’ım yardım et , dedeciğim yol göster dedim.. ve sonra başımı çevirdim yolu gösterdiler :) bende o yolda yürümeye devam ettim.. ve sonunda dedeme ulaştım.. onunla da sohbet ettim. temizledim su verdim.. dönerken iyi ki gelmişim dedim.. diğer türlü içime sinmeyecekti..


işte benim bayramımın 2.günü böyle geçti.. ilk gününde pek bir atraksiyon yoktu ki hatırlamıyorum sanırım.. aaaaa hayır var var.. arkadaşımın, canım dostumun annesini ziyarete gittik.. ev yapımı baklava  ve yaprak sarması verdiler saolsunlar.. laf aramızda enfesti :)


Veee bayramın 3. günü turunç yollarına düştük... Arkası yarın... :))


gece yolculuğu bayağı yorucu oluyor.. hele aracı kullanın için daha yorucu.. o nedenle kardeşimi tebrik ediyorum.. Büyük bir özveri ve sabırla aracı kullandı.. hani eğlenceli bir yolculukta geçirdik güzeldi..:)


hemen başlıyorum turuncu anlatmaya, saklı bir köydür turunç belki de bir koy.. havası temiz.. sessiz.. huzurlu kafanızı mı dinlemek istiyorsunuz atlayın gelin.. çok büyük bir yer değil.. eğlencesi o kadar bodrum ya da Marmaris gibi değil.. sakinlik arayanların yeri.. şöyle söyleyeyim.. sessizliğin içinde konuşmaya çekiniyorum çoğu zaman oradayken.. çünkü öyle bir hava var ki; yaprakların vuruşunu duyuyorsunuz.. Meltem esintilerinin dallara çarpışı, kuşların kanat çırpışları... bu seslere ayıp olur diye fazla sesli konuşamıyor insan.. Posta gazetesinde bahsedilmiş bakın fotosu :)





şimdi birazda size Datça gezimden bahsedeyim.. Datça Datça diyordum.. merak ediyordum nasıl diye.. eh evde kalabalıktı.. biraz nefes alayım diye kalktım gittim Datça’ya.. Aklım Foça da kalmış orası gibi büyük bir yer sanıyorum... ve eser diye biliyorum.. meğerse tüm bildiklerim ve sandıklarımda yanılmışım.. Büyük değil ve gayet sıcak... hiç esmiyordu.. bu da benim şansıma.. Booking  sitesinden butik otel ayarlamıştım. Green Goose güzel sempatik bir otel.. inan bey sempatik ve iyi bir insan yardımsever ve güler yüzlü... Saolsun çok yardımcı oldular.. otele gelince çok şeker sevimli bir yer.. merkezde.. Bolulu hasan ustayı geçince Migros var o sokakta.. balkon kapısını açamadım ve ışıklar bana göre yetersizdi bunların dışında her şey çok güzeldi.. Hem odamdan deniz manzarası gözüküyordu daha ne olsun :)


ilk gün eski Datça’ya gittim.. dedim ya aklıma Foça da kalmış orası gibi büyük bir yer sanıyorum.. meğerse ufacık bir yermiş.. neyse keşfe çıktım Datça’yı.. Bindim dolmuşa ve geldim eski Datça’ya...



ve bu kadar yazı arasında dikkatimi tek bir yer çekti.. Nil kafe..:) oraya gitmeliyim dedim.. hava sıcak, ufacık bir yer, eh vakit de bol.. e o zaman gidelim dedim Nil kafeye .. bulurum nasılsa deyip yürümeye başladım.. sessizliğin içinde el emeklerinin satışını yapmaya çalışan teyzelerin konuşmaları ve güler yüzleri eşliğinde tam karşıma çıkıverdi.. Baktım içeriye herkes harıl harıl çalışıyor "açık mı dışarıya oturabilir miyim" diye sordum. tabi dediler.. Bende gölge esen güzel bir yere oturdum.



 
İşte gördüğünü bu şirin sempatik yer Nil kafe.. tamam çok reklamını yaptım ama güzel bir yer sevdim.. menünün hepsi el yapımı .. tatlılarında aklım kaldı artık bir daha gidersem o zaman.. Birde ye ye nereye kadar dimi :)


her gittiğim yerin farlı otantik yemekleri tatlıları varsa onları bulup tatmak isterim.. tabi birde deniz kenarına gittiysem mutlaka balık yemek isterim :)


işte Datça'nın da malum bademi meşhur.. tatlılarında badem, yemeklerinde badem, içeceklerinde badem.. benimde kısmetime bademli muhallebi ve bademli sütlü kahvesi düştü.. süt dokunmasına rağmen .. sırf tadına bakayım diye yedim.. nerede yediğimi aşağıda anlatacağım.. şimdi Nil Kafe’den çıktıktan sonra gezmeye devam ettim.. Dediğim gibi küçük bir yer.. butik dükkanlar var.. hediyelik eşyalar.. tabi gitmişken can yücelin sokağına uğramamak olmazdı oraya da uğradım ..sadece ufak bir sokak.. çok hayal kırıklığı yaşadım.. Evine de giremedim. . Neyse ne yapalım.. işte butik dükkanları gezdim.. sohbet muhabbet ettim.. Güzel sempatik bir yer..





işte ufak çaplı eski Datça.. gidenler bilir gitmeyenlere ise ufak bir tanıtım olsun.. Gelelim bademli muhallebi ile kahvemi nerede içtiğime ..


 
işte mekan burası.. Püfür püfür esen sakin güzel bir yer.. Eski Datça’ya giderseniz mutlaka uğrayın..


yeni Datça kısmını biraz anlatayım.. Zekeriya’nın sofrası güzel ev yemekleri yapıyor, limanda çınar dondurmacı var ve Badem Kafede balık ekmek.. akşamları plajlardaki şezlonglar kalıyor masalar atılıyor.. limanın diğer tarafında sağlı sollu takıcılar, süs eşyaları satan ufak yerler var.. Tabiri caizse incikçi boncukçular :)


koyları varmış gidemedim.. Knidos’a gidecektim bir şey bulamazsınız dediler.. Gitmedim ama aklımda kaldı.. kısmet bakalım.. Denizi harika .. Taşlık plajına gittim sabah 7:30da mis gibiydi.. işte size taşlık plajı ve Datça denizi ile başbaşa bırakıyorum.. görüşmek üzere.. Sevgiler.. Umarım keyifle okumuşsunuz ve kendinizi oralarda hayal etmişsinizdir :)