Sıcak günlerden herkese merhaba:) herkes nasıl sıcaklarla mı boğuşuyorsunuz
yoksa serin yerlerde keyif mi sürüyorsunuz?
dolunaydan sonraki ilk gün yazmak istedim size.. Şöyle ortaya karışık
paylaşımlarım olsun istedim.. Diğer sayfamda da paylaşımlarım olacak, orayı da
takip edin derim :)
eveeet yavaş yavaş yazmaya başlıyorum... Biiir ... İkiiiii.... Ve üüççç :)
En son size İstanbul’la ilgili gezi yazımla paylaşımda bulunmuştum. şimdi
ise farklı bir gezi yazımla sizlerleyim.. Malum temmuz ayında ramazan bayramı
vardı.. bende kardeşimle Marmaris turunca gittim.. Ailemizin yanına.. kendi
açımdan bu bayramın diğerlerin farklı bir kaç noktası var .. Öncelikle
bunlardan bahsetmek istiyorum.
ilk gün hep büyükler ziyaret edilir ya; gidilir elleri öpülür tatlılar
yenilir.. Bende Rahmetli ananemle , dedemi ziyarete gittim.. sözüm vardı
gitmesem olmazdı.. Bekliyorlardı.. Sesler... Hisler... bayramın 2.günü aldım
arabamı düştüm yollara...yoldan çiçek aldım.. Dedemin yeri bayağı bir uzak
olmasına rağmen ona da giderim diye çiçek almıştım.. önce ananemin yanına
gittim.. kutladım bayramını okudum dualarımı, su verdim, temizledim.. çevresindeki
yakın arkadaşlarıyla da sohbet ettim, temizledim su verdim ... Allah kabul
etsin.. bu sefer dedim ağlamadım derken başladım duygusallaşmaya, pınar
oldu gözyaşlarım aktı gözlerimden.. mavi gözlü meleğim.. işte yanından
ayrılırken çok durmayayım yolum uzun hem trafikte olur dedeme geçeyim deyip
izin istedim .. bir yandan da hala sohbet halindeyim ananemle.. dedemin yeri de
çok uzak hem tam olarak bilmiyorum. servisler varmış bakalım kısmet ananecim bu
çiçekleri ona götürürüm diye niyet etmiştim gideyim dedim.. sonra baktım ki
yola çıkmamla dolmuşun gelmesi bir oldu.. bende bindim.. dedemin yanına
gitmeye.. havada feci sıcak.. neyse.. gittiğim yer değilmiş , oradan aktarma
yapmak gerekiyormuş.. 5.kapı sanıyordum 7.kapıya yakın yerdeymiş..
Karşıyaka mezarlığında her kapı girişinde danışma var.. eğer yerini
bilmiyorsanız isimden size adresi çıkarıp veriyorlar.. ne garip değil mi orada
bile adres var.. Cad. sokak... neyse belli bir yerde otobüsten indim ve
yürümeye başladım.. kimse yok.. bir ben , rüzgar ve sesler.. sesler deyince
korkmayın.. severim sessizliği dinlemeyi.. işte böyle bir sessizlik zamanında
yardım istedim.. Allah’ım yardım et , dedeciğim yol göster dedim.. ve sonra
başımı çevirdim yolu gösterdiler :) bende o yolda yürümeye devam ettim.. ve
sonunda dedeme ulaştım.. onunla da sohbet ettim. temizledim su verdim..
dönerken iyi ki gelmişim dedim.. diğer türlü içime sinmeyecekti..
işte benim bayramımın 2.günü böyle geçti.. ilk gününde pek bir atraksiyon
yoktu ki hatırlamıyorum sanırım.. aaaaa hayır var var.. arkadaşımın, canım
dostumun annesini ziyarete gittik.. ev yapımı baklava ve yaprak sarması
verdiler saolsunlar.. laf aramızda enfesti :)
Veee bayramın 3. günü turunç yollarına düştük... Arkası yarın... :))
gece yolculuğu bayağı yorucu oluyor.. hele aracı kullanın için daha yorucu..
o nedenle kardeşimi tebrik ediyorum.. Büyük bir özveri ve sabırla aracı
kullandı.. hani eğlenceli bir yolculukta geçirdik güzeldi..:)
hemen başlıyorum turuncu anlatmaya, saklı bir köydür turunç belki de bir
koy.. havası temiz.. sessiz.. huzurlu kafanızı mı dinlemek istiyorsunuz atlayın
gelin.. çok büyük bir yer değil.. eğlencesi o kadar bodrum ya da Marmaris gibi
değil.. sakinlik arayanların yeri.. şöyle söyleyeyim.. sessizliğin içinde
konuşmaya çekiniyorum çoğu zaman oradayken.. çünkü öyle bir hava var ki; yaprakların
vuruşunu duyuyorsunuz.. Meltem esintilerinin dallara çarpışı, kuşların kanat
çırpışları... bu seslere ayıp olur diye fazla sesli konuşamıyor insan.. Posta
gazetesinde bahsedilmiş bakın fotosu :)
şimdi birazda size Datça gezimden bahsedeyim.. Datça Datça diyordum.. merak
ediyordum nasıl diye.. eh evde kalabalıktı.. biraz nefes alayım diye kalktım
gittim Datça’ya.. Aklım Foça da kalmış orası gibi büyük bir yer sanıyorum... ve
eser diye biliyorum.. meğerse tüm bildiklerim ve sandıklarımda yanılmışım.. Büyük
değil ve gayet sıcak... hiç esmiyordu.. bu da benim şansıma.. Booking
sitesinden butik otel ayarlamıştım. Green Goose
güzel sempatik bir otel.. inan bey sempatik ve iyi bir insan yardımsever ve
güler yüzlü... Saolsun çok yardımcı oldular.. otele gelince çok şeker sevimli
bir yer.. merkezde.. Bolulu hasan ustayı geçince Migros var o sokakta.. balkon
kapısını açamadım ve ışıklar bana göre yetersizdi bunların dışında her şey çok
güzeldi.. Hem odamdan deniz manzarası gözüküyordu daha ne olsun :)
ilk gün eski Datça’ya gittim.. dedim ya aklıma Foça da kalmış orası gibi
büyük bir yer sanıyorum.. meğerse ufacık bir yermiş.. neyse keşfe çıktım Datça’yı..
Bindim dolmuşa ve geldim eski Datça’ya...
ve bu kadar yazı arasında dikkatimi tek bir yer çekti.. Nil kafe..:) oraya
gitmeliyim dedim.. hava sıcak, ufacık bir yer, eh vakit de bol.. e o zaman
gidelim dedim Nil kafeye .. bulurum nasılsa deyip yürümeye başladım.. sessizliğin
içinde el emeklerinin satışını yapmaya çalışan teyzelerin konuşmaları ve güler
yüzleri eşliğinde tam karşıma çıkıverdi.. Baktım içeriye herkes harıl harıl
çalışıyor "açık mı dışarıya oturabilir miyim" diye sordum. tabi
dediler.. Bende gölge esen güzel bir yere oturdum.
İşte gördüğünü bu şirin sempatik yer Nil kafe.. tamam çok reklamını yaptım
ama güzel bir yer sevdim.. menünün hepsi el yapımı .. tatlılarında aklım kaldı
artık bir daha gidersem o zaman.. Birde ye ye nereye kadar dimi :)
her gittiğim yerin farlı otantik yemekleri tatlıları varsa onları bulup
tatmak isterim.. tabi birde deniz kenarına gittiysem mutlaka balık yemek isterim
:)
işte Datça'nın da malum bademi meşhur.. tatlılarında badem, yemeklerinde
badem, içeceklerinde badem.. benimde kısmetime bademli muhallebi ve bademli
sütlü kahvesi düştü.. süt dokunmasına rağmen .. sırf tadına bakayım diye
yedim.. nerede yediğimi aşağıda anlatacağım.. şimdi Nil Kafe’den çıktıktan
sonra gezmeye devam ettim.. Dediğim gibi küçük bir yer.. butik dükkanlar var..
hediyelik eşyalar.. tabi gitmişken can yücelin sokağına uğramamak olmazdı oraya
da uğradım ..sadece ufak bir sokak.. çok hayal kırıklığı yaşadım.. Evine de
giremedim. . Neyse ne yapalım.. işte butik dükkanları gezdim.. sohbet muhabbet
ettim.. Güzel sempatik bir yer..
işte ufak çaplı eski Datça.. gidenler bilir gitmeyenlere ise ufak bir
tanıtım olsun.. Gelelim bademli muhallebi ile kahvemi nerede içtiğime ..
işte mekan burası.. Püfür püfür esen sakin güzel bir yer.. Eski Datça’ya
giderseniz mutlaka uğrayın..
yeni Datça kısmını biraz anlatayım.. Zekeriya’nın sofrası güzel ev yemekleri
yapıyor, limanda çınar dondurmacı var ve Badem Kafede balık ekmek.. akşamları
plajlardaki şezlonglar kalıyor masalar atılıyor.. limanın diğer tarafında sağlı
sollu takıcılar, süs eşyaları satan ufak yerler var.. Tabiri caizse incikçi
boncukçular :)
koyları varmış gidemedim.. Knidos’a gidecektim bir şey bulamazsınız
dediler.. Gitmedim ama aklımda kaldı.. kısmet bakalım.. Denizi harika .. Taşlık
plajına gittim sabah 7:30da mis gibiydi.. işte size taşlık plajı ve Datça
denizi ile başbaşa bırakıyorum.. görüşmek üzere.. Sevgiler.. Umarım keyifle
okumuşsunuz ve kendinizi oralarda hayal etmişsinizdir :)