Hakkımda

Fotoğrafım
hep tıkanmışımdır bu giriş taksiminden.. ne yazılır girişte.. kendimimi anlatayım bilemedim .. O yuzden hemen basliyorum aklimdan gecenleri aktarmaya iste giris taksimi :) neden buradayim , neden blog sayfasi actim .. söze dökemediklerimi buradan paylaşmak istedim.. duyulsun diye.. yüreğim yangın yeri olduğunda , kelebekler uçuştuğunda paylaşarak çoğalsın, herkes okusun istedim..belki ayni duygu ve dusunceleri paylasanlar vardir dedim .. Ve beynimin koşuşturmasını biraz olsun burada azaltmak istedim :) sayfamda gezerken umarim keyifli ve guzel bir vakit gecirirsiniz .. Sevgilerimle :)

HOŞGELDİNİZ DÜNYAMA , KALBİME :)

14 Mart 2015 Cumartesi

Yalancı bahar

Kaç gündür yalancı Baharı düşünüyorum .. Her sene aynı oyuna kanıp duruyor.. Güneşi görünce Açıyor sonra soğuktan üşüyüp döküyor Çiçekleri tomurcukları .. Ve asıl bahar geldiğinde olanca güzelliği ile heryer bir bakmışız çiçek açmış.. 
Düşünüyorum kaç gündür .. Her sene neden bu oyuna kanıyor.. 
Ve bu sabah spor yaparken Şunlar geçti aklımdan ... Vardır bir hikmeti yalancı Baharın.. Tüm sene içinde biriktirdikleri Kötülükleri ilk çiçeklerle atıp yerine çok daha güzellerinin gelmesi için bir yoldur belkide .. Her sene her sene kanılmaz yoksa .. Hayatta olan herşeyin bir anlamı varsa eğer bununda vardır bir anlamı.. Vardır bir hikmeti.. Bütün bir yılın üzerinde biriktirdiği toz kir ne varsa hepsini atıp daha güzelini açmak içindir belkide .. 

Ve bizde öyle değilmiyiz .. Değişmek dönüşmek için çıktığımız yolda önce içimizde biriktirdiğimiz tüm zehri , her türlü kötü düşünceyi ya da bırakmamız gerekenleri bırakıp sonrasında Pırıl Pırıl açmıyor muyuz.. Temizlik olmadan gelişim olmaz .. Yalancı bahar olmadan güzel çiçekler açmaz :) 

Sevgilerimle 

12 Mart 2015 Perşembe

evlilik ve boşanma üzerine..

herkese yeniden merhaba; yine uzun bir ara vermişim :) açığı elimden geldiğince kapatmaya çalışacağım..
bugünkü yazımı evililik ve boşanma üzerine yazmak istiyorum( cesaret isteyen bir yazı :) )...çevremden , yakınlarımdan, arkadaş ve dostlarımdan gözlemlediğim evlilik kurumu üzerine düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum..

hiç düşündünüz mü neden evlendiğinizi ? aile baskısı, yanlız kalmamak, çok sevdiğiniz için ya da evlenmeyip de napacağım veya beni çok seviyor böyle birini bir daha bulamam , diğerini kaçırdım bari bunu kaçırmayayım..

severek evlenenlere sözüm yok.. diğer nedenlerden dolayı evlenenlere ise açıkcası üzülmüyor değilim..çünkü sonraları hep bir sorun çıkıyor.. saçımı süpürge ettimler, ben seni çok sevdim sen beni hiç sevmedinler, aslında seni arkadaş gibi seviyorum ancak düzen kurmam gerekiyordu çevremde de sen vardın evlendimler, hele aile baskısı feci bişey iki mutsuz insan.. tabi istisnai durumlar vardır.. onlara saygım sonsuz..

peki bu çıkan sorunlar sonucunda ne oluyor, hele çocukta varsa; mutsuz sevgisiz aile ve o aile içinde yetişen çocuk..  

evlilik kadar boşanmanında doğal olduğunu düşünen biri olarak.. neden toplulumuzda boşanmak tü kaka olarak görülüyor.. düşünsenize mutsuz bir aile var ancak boşanmak doğru değil, kol kırılır yen içinde kalır mantığı ve yıllar süren sevgisiz iki birey ah birde çocuk varsa...tabi çocuk olunca boşanmak iki ziyade zorlaşıyor.. anne baba ayrı olan çocukların psikolojileri bozuk olur söylentileri.. ya bu durum mutsuz ailede olmaz mı ? çocuk ,anne babasının rol yaptığını anlamaz mı sanıyorsunuz ?

açıkcası, hangi ortama girersem gireyim bi şekilde ailenin ve çocukların mutlu olup olmadığını hissederim.. ve ben anlıyorsam benden en az bir tane daha vardır..

peki neden boşanmak bu kadar zor? bu yazımdan dolayı çok fazla eleştiri yazabilirsiniz kabulüm :) nerede kalmıştık neden zor kısmında.. iki mutsuz insan mı olmak daha kolay yoksa iki mutlu insan olup ayrı ayrı yollara devam etmek mi ?

yuvayı dişi kuş yapar derler doğrudur. her ne kadar dışarıdan ataerkil gibi gözüksede görünmeyen taraf anaerkildir. tüm yük kadınların , annelerin üzerindedir.. erkek ne yaparsa yapsın kadın susar.. ve evlilik devam eder.. birde şöyle bir durum vardır.. aileler bir araya gelir ve "bizim ailede evlilik bir kere yapılır" denilir ve söz biter.. artık dönüş yok ve evlilik devam eder.. zorunlu olarak..

boşanmanında doğal olduğunu düşünüyorum demiştim evet düşünüyorum.. belki içinizden soruyorsunuzdur aileniz var mı ,anne babanız evlimi vb.. annem ve babam 35 yıllık evliler ve severek evlenmişler..sevgi dolu bir ailede büyüdüm.. ve bekarım.. ancak çevremde çok fazla gözlemlediğim durumlar var.. ve bu nedenle böyle bir yazı yazmak istedim.. bekar olduğum  için yazmamın kolay olduğunu düşünüyor olabilirsin belki haklıda olabilirsiniz ancak şu bir gerçek ki; insanın kendi mutluğu ruhunu mutlu etmesi bence dünyanın en güzel şeyi..

yani.. bir mecburiyet uğuruna ruhumu prangalara saplayacağıma , elimden gelen herşeyi yapıp sonrasında yürümeyen bir evliliği bitirmeyi tercih ederim diye düşünüyorum..

zorluklar kısmında kalmıştık..cesaret , özgüven ve ekonomik özgürlük işte bu 3 basit kelime bizim hayatımızı etkiliyor..birde alışkanlık var tabi. 3-5 hadi bilemedin 10 yıl ya da daha fazla yıl evlisin ancak alışkanlık olduğu için bitirmiyorsun..ah birde ailenin güveni...peki ne oluyor sonra ruhun ölüyor, istekler yok oluyor, gözlerin feri kaçıyor, yaşama sevinci azalıyor ... sadece -mış gibi yaşayıp rol yapıyorsun.. sonuç rol yapan insanlar topluluğu...

aile kavramı evet kutsaldır.. evet mutlu bir ailede yetişmek ve ailenin bir arada olması çok güzeldir.. ancak eşler anlaşamıyorsa, sorun varsa mutsuzlarsa , sırf kendi egoları ya da başka nedenlerden dolayı evliliği devam ettirmelerine anlam veremiyor.. cesur gözüküp kendileri adına hayata bir adım atamayan kişileri cesur olarak maalesef göremiyorum..

iki ruh arasında alış veriş bittikten sonra aynı ortamda kalıp birbirine zarar vermektense ayrı yollarda hayatlara devam etmek bence daha mantıklı..

sürçü lisan ettiysem affola..
dediğim gibi gözlemlerimden yaptığım paylaşımlarımdır.. 
istisnai durumlar tabiki vardır..
sevgi ve saygılarımla...